Arama yapmak için en az 3 karakter girmelisiniz
İnsan vücudunun sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için vitaminler ve mineraller gibi birçok madde ihtiyacı vardır. Bu maddelerin eksiklikleri veya fazlalıkları, vücudun işleyişini ve psikolojik semptomların oluşmasını etkileyebilir. Örneğin, B vitaminleri eksik olan bireylerde sinirlilik ve ruh hali problemleri gözlemlenmiştir. Demir eksikliği olan bireylerde ise serotonin ve melatonin düzeyleri düşünce dikkat dağınıklığı, bilişsel faaliyetlerde yavaşlama, kaygı bozuklukları, depresyon, uyku bozuklukları, kronik ağrı (Fibromiyalji) görülebilmektedir. Manganez ve nikotinik asit gibi besinlerle tedavi edilen bireylerde ise ruhsal hastalıklarda olumlu iyileşmeler görülmüştür. Ruh hali, hem anlık hem de zaman içerisinde dalgalanan bir seyir gösterebilir. Bu durum, hormonal durum, nörotransmitter seviyeleri ve beslenme değişiklikleri gibi fizyolojik süreçlerden etkilenebildiği gibi dış faktörlerden de etkilenir. Genetik faktörler, stres, beslenme, ilaçlar ve çevresel faktörler, psikiyatrik bozuklukların oluşumunu etkileyen önemli unsurlardır. Bu bağlamda, beslenme faktörü içinde vitaminlerin psikolojik sağlamlılık üzerinde yeri oldukça önemlidir. D vitamini, nörobilişsel bozukluklar, psikotik bozukluklar, depresyon ve anksiyete bozuklukları üzerinde yapılan çalışmalarda sıkça incelenmiştir. Literatürde, B vitamini ve folik asidin depresyon, anksiyete bozuklukları ve psikotik bozukluklarla ilişkili olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Şizofreni de bu hastalıklardan biridir. Vitamin düzeyleri ile şizofreni gelişimi arasındaki ilişkiyi ve vitamin tedavilerinin şizofreni üzerindeki etkinliğini inceleyen çalışmalar mevcuttur. Örneğin, şizofreni hastalarında negatif belirtiler ile düşük kan serum folat düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Folat ve B vitaminlerinin homosistein düzeyi üzerinden şizofreni gelişimini etkileyebileceği gösterilmiştir. Homosistein, metiyoninden sentezlenen bir aminoasittir ve vücuttaki düzenlenmesi folat ve B vitaminleri aracılığıyla olur. Şizofreni tanılı hastalarda serum homosistein seviyelerinin yüksek olduğu ve yüksek prenatal homosistein seviyelerinin şizofreni riskini artırdığı tespit edilmiştir. Yüksek homosistein seviyelerinin şizofreninin klinik görünümü ile ilişkili olabileceği düşünülmüş ve birçok çalışmada folat, B12, B6 vitaminleri gibi homosistein düşürücü ajanların şizofreninin klinik sonuçları üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bipolar bozukluk, şizofreni ve şizoafektif bozukluk hastalarının dahil edildiği bir çalışmada, bu hastalıklarda D vitamini eksikliğinin normal nüfusa oranla 4.7 kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir. B12 ve folat, metiyonin ve folat döngülerindeki enzimatik reaksiyonlar için kofaktör olarak görev yaparlar. Bu besinlerdeki eksiklikler, ilgili metabolik yollarda bozukluğa ve homosistein birikimine neden olur, bu da depresif belirtilerin ortaya çıkmasına yol açar. Bir çalışmada, depresif hastaların yaklaşık %30'unda homosistein yüksekliği bulunmuştur ve bu durum hiperhomosisteinemi ile ruh sağlığı arasındaki ilişkiyi desteklemektedir. Majör Depresyon Bozukluğu (MDB) hastalarında yapılan çalışmalarda, folat ve B12 düzeylerinin sağlıklı kontrollere kıyasla düşük olduğu ve bu düşük düzeylerin depresyon riski ile ilişkili olduğu belirlenmiştir. Ayrıca B vitaminlerinin, antidepresan ilaçların ortak hedefi olan dopaminerjik ve serotonerjik nörotransmitterlerin sentezlenmesi ve düzenlenmesinde önemli bir rol oynadığı gösterilmiştir. D vitamini, depresyon tedavisinde de önemli bir yere sahiptir. D vitamini seviyelerinin düşük olduğu depresyon hastalarında bilişsel fonksiyonların etkilendiği, düşük D vitamini düzeyleri ile anhedoni arasında pozitif bir korelasyon olduğu belirtilmiştir. Birçok çalışmada D vitamini eksikliği ile depresyon arasında ilişki bulunmuştur. D vitamini takviyesinin, özellikle düşük serum D vitamini düzeylerine sahip ve daha şiddetli depresif belirtiler gösteren hastalarda etkili olduğu bildirilmiştir. Sonuç olarak, B vitaminleri ve D vitamini, depresyon ve anksiyete gibi ruhsal bozuklukların tedavisinde önemli bir yere sahiptir. Bu vitaminler, antidepresan ve anksiyolitik tedavilerde alternatif ya da tamamlayıcı olarak kullanılabilmektedir. Bu vitaminlerin eksikliklerinin giderilmesi, ruh sağlığı üzerinde olumlu etkiler yaratmakta ve hastaların yaşam kalitesini artırmaktadır.
15.07.2015 tarihli Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik kapsamında tarafınıza Şirketimiz ile Şirketimizin ürün ve hizmetlerini tanıtmak veya pazarlamak amacıyla ticari elektronik ileti gönderilmesi için izniniz sorulmaktadır. İletişim izin tercihleriniz doğrultusunda, kimlik ve iletişim bilgileriniz; e-posta, telefon, posta veya SMS yoluyla ürün ve hizmetlerimizle ilgili sizlerle iletişime geçilmesi, reklam, tanıtım, etkinlik ve kampanyalarımız ile fırsatlarımız hakkında tarafınıza bilgi verilmesi, mobil uygulamalar üzerinden anlık olarak bildirim (push bildirim) gönderilmesi amaçlarıyla işlenecek ve bu kapsamda söz konusu ticari elektronik ileti gönderimlerinin yapılabilmesi için hizmet aldığımız üçüncü taraflarla paylaşılacaktır. Kimlik ve iletişim bilgilerinizin yukarıdaki amaçlarla işlenmesine onay vermek için ilgili kutucuğu işaretleyebilirsiniz. Dilediğiniz zaman ticari ileti gönderimini reddetme ve vermiş olduğunuz izni geri alma hakkına sahipsiniz.